Önce patronlar sendikası TİSK dillendirmişti. 2015’te yayınlanan “Türk İş Dünyasının Türkiye’deki Suriyeliler Konusunda Görüş, Beklenti ve Önerileri” raporu, göçmen emeğine vurgu yapmış ve hayvancılık sektöründe 100 bin çobana ihtiyaç olduğunu belirtmişti. TİSK’in hükümetten talebi bu çobanların Suriyelilerden karşılanmasıydı. Ama olmadı! Çoktan kent içlerine dağılmış, ücret pazarlığı yapmaya başlamış ve çok çocuklu ailelerden menkul Suriyeliler sermayenin bu talebini karşılayamamıştı.
2019 yılına gelindiğinde işin rengi değişti! Gazetelerde “Afgan Çoban Formülü” haberleri çıkmaya başladı. Buna göre, “İçişleri Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı Türkiye’nin çoban açığını kapatmak için Afgan çoban formülü üzerinde” çalışıyordu. Aynı süreçte Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği (TÜDKİYEB), “150 bin çobana ihtiyaç duyulduğunu ve asgari 5 bin liraya çalışacak çoban bulamadıklarını” açıklayacaktı. Dernek Başkanı Nihat Çelik, “Afgan çoban ithal etmek istiyoruz. Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli ile konuyu görüştük. Kendisi de Afgan çoban konusuna sıcak bakıyor. Öyle ki, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile çalışma izni meselesini bile ele almışlar” diyecekti.
Yakın tarihin garip bir cilvesi olsa gerek! Sermayenin göçmen emeği talebinde benzer bir makas değişikliği tekstil sektöründe yaşanmıştı. AKP hükümetinden 500 bin Bangladeşli sipariş eden Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği, “Bizi ekonomik krizden 2 milyon Suriyeli kurtardı” diyerek Bangladeşliler siparişinden vazgeçecekti.
Afgan çoban projesinin dile getirilmesinden sonra Türkiye’ye seyreden Afgan göçü artış gösterdi. Toplum daha çok Suriyelileri konuşurken, Afganistanlı göçmenler sessiz sedasız ikinci büyük nüfus durumuna geldi. Pazarkule sınır kapısında günlerce bekleyen mültecilerin çoğunluğu da Afganistanlıydı.
Afgan göçüyle birlikte Türkiye’deki göçmen emeği profili de belirli oranda değişim gösterdi. Bunu en somut iş cinayetleri tablosundan biliyoruz. İSİG Meclisi verilerine göre; iş cinayetlerinde ölen Suriyelilerin oranı son 2 yıla kadar yüzde 60’lar civarındaydı. 2019’da bu oran yüzde 37’ye geriledi. Çünkü Afgan işçi ölümleri artık yüzde 30’lar seviyesini yakalamıştı!
ALIŞ-VERİŞ MESELESİ
Afgan işçi ölümleri sadece kentte değil, kırda da görülmeye başlandı. Tarlaya giderken servis kazalarında ya da traktör devrilirken ölen işçi haberlerine, giderek Afgan çoban ölümleri eklenir oldu. Bunlardan belki de en sarsıcı olanı, Karaman’da hunharca işlenmiş bir cinayet sonrası açığa çıktı! Zanlılar M.E. ve M.C.’nin ifadesine göre; Afgan Çoban Halil Özbek 150 liralık “alacak verecek meselesi” yüzünden 5 el ateş edilerek öldürülmüştü. Göçmen çobanın cesedini 30 metre sürükleyen katiller onu kullanılmayan bir kuyuya attıklarını da itiraf etmişlerdi!
Şimdi burada duralım ve şu “alacak-verecek meselesi” üzerinde bir parça konuşalım. Çünkü meselenin bam teli tam da burası.
İNTERNETTE GÖÇMEN İŞÇİ PAZARI
İnternette arama motoruna “Afgan çoban arıyorum” diye yazın, bakın neler çıkıyor neler? İşte size bir örnek: “2300 TL maaş, yeme-içme her şey bana ait. 600 koyun var şu an. Bir çoban var, iki tane daha lazım. Sağım yok, sadece güdülecek ve ağılda kalan hastasına bakılacak.”
Facebook ve İnstagram üzerinden verilen ilanlarda Afgan çobana büyük rağbet var. Ortalık “çoban temin eden” telefon numaralarından geçilmiyor! Anlayacağınız işçi simsarları, göçmen emek tacirleri hiç korkmadan, sıkılmadan pazarı internet ortamına taşımışlar. Batman’dan Kırşehir’e, Denizli’den Erzincan’a uzanan ve bütün bir Anadolu’yu kaplayan bir pazar bu.
Şimdi bu sanal alemi biraz açmanın ve bam teline basmanın zamanı! Zira tıpkı Karaman’da, “alış-veriş meselesi” diye öldürülen Afgan çoban gibi, binlerce çoban adayı bakın hangi alış ve hangi verişlerle hayvan sahiplerine kiralanıyor, işbaşı ettiriliyor:
– Afganların çoğu sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıkları yoktur. Dolayısı ile diğer çobanlara yapacağınız sigara masraflarını Afgan çobanlar için yapmazsınız.
– Afgan çobanlar sizlere herhangi bir ulaşım masrafı çıkarmaz. Belirleyeceğiniz herhangi bir göz odada kesinlik ile sıkıntısız bir şekilde konaklama yapacaktır.
– Maaşlarını çoğunluk ile aylık alırlar. Aylık ise büyük ya da küçükbaş hiç fark etmeksizin 2.000 TL’den başlamaktadır. Bu sürü sahibinin inisiyatifine ve Afgan çobanın işe olan ilgisine göre 4.000 TL’ye kadar çıktığı görülmüştür.
– Bu masrafların haricinde size en fazla bir ayda 100 kontur masrafı olacaktır… Koyun ya da büyükbaş için Afgan çoban arıyorsanız kesinlikle en doğrusunu yapıyorsunuz. Afgan çoban bulmak için ise yapmanız gereken tek şey bize ilan bırakmanız olacaktır. Gün içerisinde bıraktığınız ilanı yayına alacağımızdan hiç şüpheniz olmasın…”
İşte, bu “hiç şüpheniz olmasın” sözüne ve işçiden habersiz yapılan alış-veriş pazarlığına uymayan her göçmen işçi, şiddetin hedefi durumuna düşüyor.
BUNCA İŞSİZ VARKEN NEDEN ‘İTHAL’ ÇOBAN?
Afgan çoban projesi için pratik adım bekleyen patronlar örgütü diyor ki; “Türkiye’de işsiz sayısı, resmî rakamlara göre 4.5 milyon. Buna rağmen asgari ücretin 2.5 katı maaşla çobanlığa ilgi duyan yok. Gençlerin çobanlığa çekilmesi için İŞKUR’un devreye girmesi gerek.”
Hep aynı nakarat! Hep “Türk işçisi iş beğenmiyor, Türkiyeli gençler çobanlığa burun kıvırıyor” masalları. İyi de yukarıdaki şu “alış-veriş sözleşmeleri” ile hangi genç, niye çalışmayı tercih etsin? Çobanlık deyip geçmeyin. 24 saatlik bu ağır sömürüye biçilen bedeli gelin bir de Afgan çobanlardan dinleyin.
Evrensel’den Mehmet Emin Dağlı’ya konuşan Afgan Çoban Mawledin aynen şunları söylüyor: “Aldığım para asgari ücret bile değil. Sigortam yok. Hastalandığım zaman oturma izni olan arkadaşlarımdan birinin kimliğini alarak korka korka hastaneye gidiyorum. Yedi ay sonunda sadece 2 bin lira verdiler. Geriye kalanını istediğimde kaçak olduğumu, sesimi çıkaramayacağımı söylediler. Beni dövmekle, jandarmaya vermekle tehdit ettiler. Birçok arkadaşımız işe girebilmek için üç-dört ay bedava çalışıyor…”
SONUÇ
Açıkçası devletin, bakanlıkların dağ taş gezip “kaçak işçi”, kayıt dışı çoban aramasına gerek yok. İnternetteki “iş ilanları”na, işçi kiralayan simsarlara bakmaları bir tuş kadar yakın. Ama bunun için niyet lazım. “Ağam işini görür, devlet seyreder” anlayışının son bulması lazım. Türkiye’de çalışma izni alan göçmen işçi sayısının hâlâ 30 binlerde kalması da niyetin bir dalaleti değil mi zaten? Bu arada, korsan ilanların devlet destekli kredi seçeneği sunduğunu da not düşelim! Öyle ki bir Afgan çoban için alınacak krediyle iki Afgan çoban daha çalıştırma tavsiyeleri gırla gidiyor.
Köylerde, yaylalarda, dağ başlarında, tarım işletmelerinde palazlanan bu kuralsız sömürü düzeni, gücünü işçi sınıfının örgütsüzlüğünden alıyor. Göçmen çoban sömürüsü ağır bir işçi sömürüsüne dönerken; yerli işçilerin, milyonlarca genç işçi adayının sömürü çıtası da dibe doğru çekiliyor. Tek yol eşit hak temelinde ortak örgütlenme.