Savaş nedeniyle Ukrayna’yı terk etmek zorunda kalan nüfus 1.4 milyona ulaştı. Sayının 5 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor. Her savaşta gördüğümüz gibi, mülteci demek, ucuz ve güvencesiz emek demek. Bu da patronların iştahını kabartıyor.
Aslında Ukrayna’da ne göç yeni ne de yurt dışına çıkan göçmenler. SSCB’nin dağılmasından sonra Ukrayna nüfusu sürekli göç vererek 10 milyonluk bir erime yaşadı. Sosyal Politikalar Bakanlığının verilerine göre, bu süreçte toplam nüfus 51.8 milyondan 42.2 milyona indi. Göçün ana nedeni işsizlik, düşük ücret uygulaması ve ağır çalışma koşullarıydı.
SÖMÜRÜ ÇARKI ÇOKTAN KURULDU
Ukrayna işçi göçü, önceleri daha çok vasıfsız nitelikteki işçileri kapsıyordu. Özellikle komşu devletler (Rusya, Polonya, bugünkü Çekya, Macaristan, Romanya, biraz içeride Slovakya) Ukraynalı iş gücünü emdi. Rus burjuvazisi daha çok inşaat, Polonya ise tarım işçilerini çalıştırdı. Örneğin Çekya sermayesi, Ukrayna’dan dışa akan bu “tatlı” emek pastasına bakıp (yıllık 430 milyon dolarlık bir pasta bu) 3 bin 800 olan yabancı işçi çalıştırma kotasını 40 bine çıkardı! Daha sonra bu emek transferi kademeli olarak Avrupa’nın içlerine, merkez kapitalist ülkelere doğru çekildi. Savaş bu yolu perçinledi. Fransa Ulusal Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Bourlanges, Ukrayna savaşına bakıp aynen şöyle diyor: “Entelektüeller ama sadece onlar değil, bununla beraber fırsata çevirebileceğimiz yüksek kaliteli bir göç olacak”(!)
Ukrayna Göç İdaresi ve Sınır Muhafız Teşkilatının verilerine göre; ülke dışında resmi olarak 3.2 milyon Ukraynalı işçi çalışıyor. Yurt dışında kayıtlı/kayıtsız çalışan işçi sayısı ise 7 ile 9 milyon arasında. Avrupa Birliği’nin (AB) yeni göç rejiminde sistematik olarak kullanılan oldukça kârlı bir emek gücü bu. Peki AB bunu nasıl sağlıyor? Ukrayna vatandaşlarına Schengen bölgesi için “3 aylık vizesiz seyahat” hakkı tanınıyor. Böylece mevsimlik işlerde muazzam bir iş gücü transferi sağlanıyor. Geçici bakım işleri, hizmet sektörü de buna dahil. Pek tabii Avrupa’nın kayıt dışı sömürü sektörü de buradan besleniyor. Ama iş bununla bitmiyor! Ukraynalı işçilerden memnun kalan ve onları daha uzun süreli işlerde çalıştırmak isteyen işverenler, “çalışma izni” için resmi kurumlara müracaatta bulunabiliyor.
İŞ GÜCÜ KADAR İŞÇİ DÖVİZLERİ DE PASTA
Filtreden geçen kalifiye iş gücü Avrupa içlerine akıtılarak mobilize ya da daimi işçilere dönüşüyor. Ukraine Busines News’te yer alan habere göre; 2021 yılında yurt dışında çalışan işçilerden ülkeye giren para miktarı 15 milyar doları buldu! Ekonomisi giderek dibe vuran bir devlet için hiç de yabana atılacak bir para değildi bu. Göçmen/gurbetçi işçi transferinden beslenen bankalar, şebekeler, özel istihdam büroları da bu durumdan memnun elbette. Bununla birlikte Ukrayna burjuvazisinin bir kesimini kızdıran hatırı sayılır bir iş gücü kaybı da söz konusu. Öyle ki gelinen yerde örneğin Odessa’da kalifiyeli liman, depo veya nakliyat işçisi bulunamıyor. Orman ve ahşap işçileri açısından da benzer bir kriz söz konusu. Ağaç işçileri artık yurt dışını tercih ediyor. Ukrayna finans sektörü geleceğe dair işçi dövizleri girişi konusunda pek iyimser değil. Zira yurt dışındaki işçilerin kalifiye kesiminde Avrupa’ya yerleşme ve ailelerini yanlarına alma yönünde güçlü bir eğilim var. Nüfusu hayli yaşlı olan Birlik Avrupa’sı, Ukrayna iş gücü kadar işçi dövizlerini de kalıcı halde giderek daha çok yutuyor.
MODERN KENELER, MODERN KÖLELER
OLX Jops’un araştırmasına göre (mart 2021) Ukraynalıların yüzde 63’ü yurt dışında çalışmak istiyor. Daha vahimi yüzde 93’ü Ukrayna’da çalışmayı düşünmüyor! Çünkü insanlar kendi ülkesinde geçinemiyor. Yurt dışındaki işçilerin yüzde 67’si mevsimlik işlerde çalışıyor. Bu oran, göçmen emeği sömürüsü bakımından güçlü bir mobilizasyona işaret. Yurt dışına giden işçilerin yüzde 41’i arkadaş ya da akraba ilişkilerini kullanıyor. Ukrayna’da savaş sonrası yurdundan edilen mültecilerin, bu akrabalık-arkadaşlık ilişkilerine sığınarak ve daha dezavantajlı koşullarla göçmen emekçilerin arasına karışacaklarını şimdiden söyleyebiliriz.
KAÇ İŞÇİ ‘GÜZELLİK’ SEKTÖRÜNDE?
OLX Jops araştırmaya katılan Ukraynalı emekçilerin yüzde 23’ü iş platformları, yüzde 18’i ise ajans ya da sosyal ağlar üzerinden, yani emek gücünün bir bölümünü komisyonculara yedirerek yurt dışına çıkıyor. Modern keneler “modern kölelerin” kanını işte böyle emiyor. Peki, yurt dışında çalışmak üzere iş arayanlar hangi iş kollarına yöneliyor? Soruya verilen yanıtlar Ukraynalı işçilere dair yanlış bilinenleri de ters yüz ediyor. Buna göre; yüzde 26.5 üretim, yüzde 24 inşaat, yüzde 11 nakliye-lojistik, yüzde 9 hizmet, yüzde 8.5 tarım, yüzde 6.5 ev hizmetleri, çocuk-yaşlı bakımı ve ancak yüzde 1.5 ile güzellik-bakım iş kolları öne çıkıyor.
Özellikle turizm, eğlence, otel, güzellik, bakım işlerinde Ukraynalı kadın işçilere yönelik istismarcı, cinsiyetçi yaklaşımlar söz konusu. Örneğin bu konuda Türkiye’de araştırma yapan Ayla Deniz, kayıt dışı çalıştırmayı fırsat bilen patronların Ukraynalı kadın işçileri mini etek giymeye zorladıklarını, kimi zaman maaşlarına el koyduklarını kaydediyor (Türkiye’de Mültecilik, Zorunlu Göç ve Toplumsal Uyum-Bağlam Yayınları). Fakat yine de Ukraynalı toplam işçi nüfusu içinde baskın olan bu türden iş kolları değil. Üretimden inşaata, limandan ağaç işlerine kadar aslında birçok ülkede Ukraynalı işçiler ağır ve kalifiye işlerde çalışıyor. Türkiye açısından da benzer bir tablo söz konusu. Rus Regnum Ajansına göre; Türkiye’de 2 yıllığına çalışmak üzere Ukrayna’nın güneyinde bir işçi borsası kuruldu, hem de savaş başlamadan önce. Başvuru bedeli ise işçi başına 370 avro! Ajans, Türkiye’ye gelen Ukraynalı işçilerin özellikle liman iş kolunda ve hidrokarbon taşımacılığında tercih edildiğini not düşüyor.
SURİYELİYE GERİ KABUL, UKRAYNALIYA ÖZEL STATÜ
Suriye göçünü sırf Avrupa’ya gitmesin diye Türkiye’de depolayan anlaşmanın adı “Geri Kabul” anlaşmasıydı. Mutabakatın mimarı olarak anılan isim ise Geral Knaus. European Stability İnitiative (ESI) Başkanı olan Knaus, geçtiğimiz gün Anadolu Ajansının sorularını yanıtladı. Ona göre Suriyelileri Türkiye’nin, Ukraynalıları ise Avrupa’nın alması çok doğalmış. Gerekçesi ise “komşuluk ve empati” yakınlığıymış! Bu sözler ucuz palavradan ibaret. Çünkü Ukraynalılar, ucuz iş gücü olarak 3 aylığına Avrupa’ya vize almadan zaten girebiliyorlardı. Şimdi Ukraynalılar için oturum süresini 1 ile 3 yıla çıkarıyorlar. Yani Suriyelilerin (Avrupa’ya girmeyi başarsalar bile) 5 yıl-10 yıl beklediği oturum hakkı bir çırpıda Ukraynalılara veriliyor. Çalışma izni de yanında bonus! Mevzu şu: AB’li kapitalistler artık siyah saçlı, Müslüman veya siyah derili göçmen işçilere muhtaç olmak istemiyor. Zira onlar burjuvazi için, “sığınma”, “iltica” ve ağır “entegrasyon” sorunları olan, üstelik aileleriyle gelip Avrupa’da kalan, sosyal ödentiler düşünüldüğünde yüksek maliyetli bir nüfus. Ukrayna savaşı ise bütün bunlardan kurtulmak için muhteşem bir fırsat!
1 Ocak 2021 yılında yürürlüğe giren “AB Göç ve İltica Paktı” tam da bunu hedefliyordu; niteliği yüksek, filtrelerden geçmiş, kalifiye ve mobilizasyonu makro düzeyde olan göçmen işçileri. AB’nin Ukraynalı mültecilere dair “empati yakınlığı” işte böyle bir sınıfsal gerçekliğe yatıyor. Türkiye işçi sınıfının her bir ferdi ve her bir ülkedeki işçiler, Ukraynalı sınıf kardeşlerini tanımaya başladığında değişmeye başlayacak her şey. Tünelin ucundaki ışık ise ortak hak mücadelesinde.
07 Mart 2022
https://www.evrensel.net/yazi/90521/ukraynali-isciler-savas-borsasinda