1- Donald Trump gümrük vergi artışları ve ticaret savaşında kararlı. Rakiplerine 90 gün süre verdi. Çin yönetimine, “karşı hamle yaparsan gümrük vergisini %50’ye çıkarırım” dedi. AB’ye boyun eğdirmeye çalıştı. Öte yandan rakiplerin müzakere için kuyruğa girdiklerini söyledi. ABD ordusunu güçlendiriyoruz da dedi.
ABD dünyayı yeni savaş düzenine hazırlarken iktisadi dengeler yerinde sayabilir mi? Sayamaz. Eski kurulu düzenin siyasi, askeri ölçü ve kurumları nasıl yok sayıldıysa eski ekonomik ölçüler ve kurumlar da dağıtılacak. Trump doktrini; bozma, dağıtma, savaş ve kapitalizmi yeniden kurmayı temel alıyor. Baskı, şantaj, blöfle ekonomik yeni ittifaklar ya da paktlar kurmak da buna dahil. Dünya borsalar şimdiden altüst. Anlaşılan filler tepişecek, olan yine emekçi sınıflara, yoksul hakları olacak. Kapitalizm Sistemik açmazını çok daha özgün yöntemlerle aşmaya çalışıyor.
2- Trump Netanyahu ile pazartesi görüştü. Basın toplantısında Cumartesi’yi işaret etti. Anlaşılan İran ile daha büyük bir müzakere olacak. Nükleer başlıklı silahlar gerekçesiyle İran masaya oturtulacak. Oturmazsa askeri müdahale kapıda. Putin Rusya’da Ukrayna Savaşı üzerindeN masaya çağrılıyor. Baş hedef hala Çin. Büyük kapışma öncesi ABD; Rusya ve İran’ı yanına almak istiyor; ya da en azından nötr kalmalarını.
3- Gazze’de 51 bin insan katledilmiş. Acılar yarıştırılamaz elbet. Ama Trump sadece 7 Ekim kurbanlarını andı. Tünellerden çıkarılan rehineleri de nazi toplama kamplarından çıkarılan esirlere benzetti. Gazze ona göre dünyanın en tehlikeli yeri. Kafasını netleşmiş gibi; Gazzeli Filistinliler Afrika ülkelerine sürülecek. Büyük ağabey ile küçük kardeş İsrail buraya çökecek. Peki Türkiye’den, AKP hükümetinden beklenen ne?
4- Trump yönetimi, Çin ve Rusya açmazını, yeni dengelerin kurulacağı yeni tipte bir savaşta açma niyetinde. NATO’nun ikinci büyük askeri gücü olan Türkiye kritik öneme sahip. Trump doktrini Türkiye’yi bu stratejinin içinde ittifak gücü olarak yanında tutmak istiyor. Hayaller ve gerçekler arasında ateş çemberinden geçtiğimiz kesin. Trump, “Erdoğan beni, ben de onu severim” diyor.
5- İsrail ordusu, Suriye’de Türkiye’nin olası üslerini vurdu. Kriz durumu. Netanyahu Türkiye ile çatışma istemediklerini söyledi. Trump’ı arabulucu olmaya davet etti. Erdoğan’a Şam yönetiminin devrilmesinde önemli bir paye biçti. Netanyahu’ya da Türkiye konusunda makul düşünmesini tavsiye etti. Bizde, egemen medya yorumcuları zafer sarhoşluğu içinde. VTR’leri döndür döndür ekrana ver! Trump gerçekten Netanyahu’ya ayar mı verdi? Yoksa danışıklı bir tuzak mu söz konusu? AKP iktidarı Trump’ın Gazze planını sineye çeker, Suriye’de “dengeye” çekilir, üstüne bölgede olası savaşa dahil edilirse, işin kazananı kim ya da kimler olur? Bu işler daha çok su kaldıracağı benzer.
6- Trump- Netanyahu basın toplantısında Kürt meselesi sorulmadı. Fakat, Suriye, Türkiye, Orta Doğu bağlamında Kürt sorununun çözümü daha da kritik hale geldi. Bir savaş ateşinin içinde değil, öncesinde adımların hızlanması elzem. Jeopolitik dış müdahale ve olası provakasyonlara zemin vermemek için gerekli bu. Demokratik güçlerin çok daha fazla inisiyatif alması gereken dönem. Sadece Kürt meselesinin çözümü için de değil, savaşa karşı bölge haklarının kardeşliği için.
***
Büyük insanlık ve bölge hakları dünya tarihsel bir eşikten geçerken, ne yapacak? Emek, barış, özgürlük, demokrasi güçleri nasıl bir pusula bulacak? Bu sorulara yanıt için toplumsal, siyasal muhalefetin nasıl bir görüntü verdiği görüntü verdiğine bakmalı.
İç politikada sıkışmış, bölge ve dünyada gelişmelerine yeterli düzeyde eğilmeyen bir görüntü hakim. Bölge, ve dış politik gelişmeler popülist parti ve liderlere bırakılmış gibi.
-Ticaret savaşlarına ne diyorsun ?
-Gazze’nin geleceğine bakışın ne?
-Suriye, bölgenin geleceğinde nasıl bir mücadele öneriyorsun?
-Bölgesel bir sorun olan Kürt meselesini, süreç tartışmalarına ne öneriyorsun?
-Savaş tehdidine karşı dünya halklarına ne diyorsun?
-İç ve dış politikayı nasıl birleştiriyorsun?
Daha somut, net, duyulur görülür tutum ve açıklamalar bekliyor insanlar. İçerinden naçizane gözlemler.