Kadir, Sinan, Alparslan.
31 Mayıs 1971’de Maraş’ın Nurhak köyünde ölümsüzlüğe yürüdüler.
Önlerinde Malatya, hedeflerinde Kürecik Radar Üssü vardı. Kürecik Üssü Amerikalılarındı: Vietnam’da halka kan kusturan, Filistin’de işgalci İsrail’in iplerini elinde tutan Amerika’nın. Kürecik Üssü Amerikan emperyalizminin bölgeyi dikizleyen gözüydü. Kürecik Üssü, İncirlik Üssü gibi Türkiye’yi emperyalizme bağımlı hale getiren ağır prangalardan biriydi.
1968 fırtınasının öne attığı devrimci gençler, ülkenin boynuna vurulan prangaları söküp atmak için hayatlarını feda ettiler. Hem de bir an olsun göz kırpmadan.
ODTÜ’ye gelen Vietnam kasabı Robert Commer’in arabasını da bu yüzden yakmışlardı zaten. Filistin’e gidip İsrail güçleriyle çarpışmaları da bu yüzdendi.
Onların yüreği sadece Türkiye halkı için değil, Filistin’den Küba’ya dünya halkları için de atan enternasyonal birer cevherdi. Onların devrimciliği, emperyalizm her nerede baş göstermişse orada karşısına dikilmekti.
Amerikan 6. Filosu Dolmabahçe’ye demirlerken ona secdeye duranları, tarih “iş birlikçiler” diye yazdı. Denizler ve Nurhak’ta güneşi içenler ise “6. Filoyu denize dökenler” olarak anılıyor.
Göbekten bağımlılar ile emperyalizme karşı mücadele edenler bugün de karşı karşıya.
Filistin halkının üzerine günlerce bomba yağarken AKP Hükümeti İsrail’e yaptırım kararı alamadı, alamıyor. Siyasi, askeri, ticari, diplomatik bütün anlaşmaların altında hâlâ ıslak imzaları var! Bu ülkenin devrimcileri, sosyalistleri, işçi ve emekçileri ise mazlum Filistin halkının yanında yer almaya devam ediyorlar. Devrimci gençlerin ellerinde yükselen Filistin bayrakları Kadir’e, Sinan’a, Alparslan’a gülümseyerek selam duruyor.
***
Ali İsmail, Abdullah, Ahmet, Berkin, Mehmet, Ethem, Medeni, Hasan Ferit.
Milyonların eylemi olan Gezi direnişinde ölümsüzleştiler.
31 Mayıs 2013, nehirlerden akan kitlelerin Taksim Meydanı’nı kuşattığı gecedir.
31 Mayıs “Gezi Parkı bizimdir, rant uğruna talan edilemez” diyen on binlerin gaz bombalarını, plastik mermileri aşarak Taksim’e girdikleri gündür.
Gezi, Taksim’den İkizdere’ye kepçelerin vurduğu, dozerlerin söktüğü ağaçların isyanıdır.
Gezi, gençliğin özgürlük çığlığı, motorların maviliklere sürüleceği hülyadır. Gezi, diplomalı işsizlerin, umudu yurt dışına taşımak istemeyen gençlerin sesidir.
Gezi laik, demokratik ve bağımsız bir Türkiye haykırışıdır.
Gezi, Soma’dan Ermenek’e iş cinayetlerine “dur” demenin feryadıdır. Gündüzlerinde işsiz, gecelerinde aç yatılmayan bir Türkiye çağrısıdır. Gezi, salgında emekçilerin kırılmadığı bir memleket şarkısıdır.
Gezi, faili meçhul cinayetlerden, gözaltında kaybedenlerden, mafya-çete düzeninden hesap sormaktır. Gezi, Cumartesi Annelerinin gözyaşıdır. Gezi, gerçeklerin aydınlanması, Kürt sorununda demokratik çözümün anahtarıdır. Gezi, Türk ile Kürt’ün, Alevi ile Sünni’nin el ele verdikleri ortak hak arayışıdır. Gezi, halkların kardeşliğidir.
Gezi, ülke yönetimini 4 yılda bir oy vermeye indirgeyen burjuva egemen siyaset anlayışını değiştirme iradesidir. Halkın, gençlerin tartışıp doğrudan karar aldıkları, kolektif dayanışmayı sergiledikleri, halk demokrasisine giriş yaptıkları bir pratiktir.
Gezi, fabrika ve işyerlerini, gerici propaganda altında tutulan işçi mahallelerini harekete katmadan kurtuluşa ilerlenemeyeceğinin dersidir.
Gezi umuttur, Gezi halktır.
Dün 6. Filoya secdeye duranların bugün Gezi’den korkmalarının nedeni budur. Sekiz yıl geçtiği halde, saçma sapan suçlamalar ve torba iddianamelerle Gezi’yi itibarsızlaştırmaya çalışmalarının nedeni de budur.
Ama nafile!
31 Mayıslar halkın hanesine destan olarak yazıldı bir kez.
Köklerimiz Nurhak, yapraklarımız Gezi’dir.
Yarınlar halkındır.
31 Mayıs 2021
https://www.evrensel.net/yazi/88823/koklerimiz-nurhak-yapraklarimiz-gezidir