Ercüment Akdeniz
  • Anasayfa
  • Biyografi
  • Göç Yazıları
  • Yazılar
    • Köşe Yazıları
    • Makaleler
    • Kitap Hakkında
    • Kültür Teori Politika
  • Kitaplar
    • En Güzel Şarkı
    • Göç ve Belediyeler
    • Göçmen Emeğinin Küresel Devinimi: Sekizinci Kıta
    • Ölüm Koridorundan Mülteci Pazarlığına: Sığınamayanlar
    • Suriye Savaşının Gölgesinde: Mülteci İşçiler
No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Biyografi
  • Göç Yazıları
  • Yazılar
    • Köşe Yazıları
    • Makaleler
    • Kitap Hakkında
    • Kültür Teori Politika
  • Kitaplar
    • En Güzel Şarkı
    • Göç ve Belediyeler
    • Göçmen Emeğinin Küresel Devinimi: Sekizinci Kıta
    • Ölüm Koridorundan Mülteci Pazarlığına: Sığınamayanlar
    • Suriye Savaşının Gölgesinde: Mülteci İşçiler
No Result
View All Result
Ercüment Akdeniz
No Result
View All Result

En güzel mektup

Göç Yazıları, Köşe Yazıları
Share on FacebookShare on Twitter

Geçen yıl bu zamanlar. İstanbul Çağlayan’dayız. Bir işçi yemekhanesinde. Uzun bir yemek masasının etrafında kadınlı erkekli 20 kadar işçi. Hemen hepsi Suriyeli, mülteci, tekstil işçisi.

Toplanmamızın nedeni, yeni basılmış kitabımı konuşmak. Malum; göçü ve mülteci işçileri anlatıyor roman. Bende bir heyecan, bir heyecan sormayın gitsin. İyi de kitap Türkçe, Suriyeliler nasıl okuyacak, nasıl anlayacak?

İmdadıma romanda yer alan resimler yetişiyor. Kuru boya kalemleriyle çizilmiş o muhteşem resimler. Günay Karakuş’un resimleri.

Yanımda bir tercüman (o da Suriyeli işçilerden), ben anlatıyorum o çeviriyor. Her resim değiştiğinde gözlerde ışıltı. Dil sınırını aşan muazzam bir boyut şu resim sanatı. Bizzat yaşayarak görüyorum.

***

Bu anıyı size anlattım, çünkü geçen hafta aldığım bir mektup bu duyguları tekrar yaşamama neden oldu. Mektup Gaziantep’ten gönderilmişti ve bugüne kadar aldığım en güzel mektuptu.  Yazan arkadaşın da onayını alarak, bu haftaki köşemi Antep’ten gelen mektuba ayırdım:

“Merhaba, Ercüment Bey

Beni adım Semiye. 23 yaşındayım. Suriyeliyim. Halep’te Türkmen Mahallesi’nde Hulluk’te oturuyordum. Yedi yıl önce savaştan dolayı ailemle beraber Türkiye’ye yerleştik. Sakarya Üniversitesinde öğrenciydim ama maddi sıkıntılar yüzünden dondurmak zorunda kaldım ve Antep’e ailemin yanına döndüm. Arkadaşlarımdan SADA kadın merkezi diye bir yer olduğunu duymuştum. Orada kurslar varmış. Babam da Suriye’deyken ayakkabı imalatı yapıp Türkiye’ye gönderiyordu. Ben de saya kursunun olduğunu öğrenince saya kursuna kayıt yaptırdım saya kursunda dikiş dikmeyi öğrendim. En önemlisi yeni arkadaşlar edindim. Türkmen olduğum için Türkçem diğer arkadaşlara göre daha iyiydi. Bu sayede kursu tamamlayıp SADA kadın merkezinde çevirmen olarak çalışmaya başladım. İşe başlarken bir kitabı bilgisayara yazmam istendi. Çünkü bilgisayarda hızlı yazamıyordum. Sanırım böylece yazı yazmam hızlanır diye düşünmüşler.

Yazmaya başladığım kitap ‘En Güzel Şarkı’ kitabınızdı. Ben de hem okuyup hem de yavaş yavaş yazıyordum. Daha sonra hikayeyi okuyunca devamını yazmayı bıraktım. Çünkü çok merak ettim. Öyle heyecanlıydı ki kitabı hızlıca okuyup bitirdim. Kitapta bizim mahalleden bahsediyordu. ‘Hulluk’den bahsedince aklıma çocukluğum oynadığım arkadaşlarım babamın çağırmasıyla işyerine koşuşturmalarım geldi. Kitap, kültürümüzü o kadar samimi bir dille anlatmıştı. Şivemizi nasıl bu kadar iyi bildiğinizi çok merak ettim. Kitabınız beni çok etkiledi. Günay’ın patlamadan yaralanması ve ayağını kaybetmesine rağmen okuluna dönüp eğitimine devam etmesi, tüm zorluklara rağmen eğitimine tutunması beni çok etkiledi. Sayacı çıraklarının durumuna çok üzüldüm. Küçük çocukların hayata tutunmak için bu yaşta çalışmak zorunda olmaları beni derinden etkiledi.

Şimdi bana ‘En Güzel Şarkı’ neyi anlatıyor deseler: Hayata tutunmanın, asla vazgeçmemenin ne kadar önemli olduğunu anlatıyor derim. Kitabınızın okunmasını yakınlarıma ve arkadaşlarıma tavsiye ediyorum. Çünkü bizlerin mültecilerin yaşadığı zorlukları çok güzel bir dille anlatmışsınız. Bizim sorunlarımıza değindiğiniz ve bizi anlattığınız için çok teşekkür ederim.

Not: Şimdi bilgisayarda daha hızlı yazabiliyorum, bunun için de size mektubumu bilgisayarda yazmak istedim.

Saygılarımla…

Semiye”

***

Okurlar çok sorduğu için hatırlatayım dedim:

Sefil botlar üzerinde, ölüm denizlerini aşarken giyilen can yeleklerinin rengidir “turuncu siyah”. Aynı zamanda olimpiyatlara katılan ilk mülteci takımının forma rengidir. Bu köşe de adını o renklerden almıştır.

Elbette siyasetin gündemi sıcak. Fakat bu köşe, fırsat buldukça, mültecilerin sesi de olacak.

 14 Nisan 2019

https://www.evrensel.net/yazi/83767/en-guzel-mektup

Etiketler: göçmen kadınlarmektupSuriyeli
Önceki

Ha Viktor Orban ha Tanju Özcan!

Sonraki

Almanya’da Türkiyeli işçiler, Türkiye’de Suriyeli işçiler

Göç Yazıları

20 Haziran Dünya Mülteciler Günü: Mülteciler, haklarıyla birlikte mültecidir

Tigray’dan Suudi Arabistan’a küresel modern köleler

Makinelerin göçü

İçeriden dışarıya mektuplar: Yeni Göçmen Planı

Dört sınır geçtikten sonra

G20’ye su taşıyan sendikalar

Benden size bir film önerisi

Göçmenler neden Trump’a oy verdi?

Etiketler

ab adana afgan akp Almanya deprem faşizm filistin gazze grev göç göçmen göçmen işçi göçmen işçiler göçmenler göç ve belediyeler ittifak iş cinayeti işçi işçiler işçi sağlığı iş güvenliği kitap tanıtım korona madenci mücadele mülteci mülteci işçi mülteci işçiler mülteciler nato pandemi pazarkule savaş sendika seçim seçimler suriye Suriyeli suriyeliler sınır Türkiye van yunanistan zonguldak ırkçılık
  • Anasayfa
  • Biyografi
  • Göç Yazıları
  • Yazılar
  • Kitaplar

Ercüment Akdeniz

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Biyografi
  • Göç Yazıları
  • Yazılar
    • Köşe Yazıları
    • Makaleler
    • Kitap Hakkında
    • Kültür Teori Politika
  • Kitaplar
    • En Güzel Şarkı
    • Göç ve Belediyeler
    • Göçmen Emeğinin Küresel Devinimi: Sekizinci Kıta
    • Ölüm Koridorundan Mülteci Pazarlığına: Sığınamayanlar
    • Suriye Savaşının Gölgesinde: Mülteci İşçiler

Ercüment Akdeniz