İran’da göçmen işçi olarak çalışan 31 yaşındaki Afganistanlı makine teknisyeni, annesinin hastalanması üzerine memleketine döndü. Geçtiğimiz Nisan ayında İran sınırından Afganistan’a geçen göçmen işçinin cansız bedeni, bir hafta sonra Türkmenistan sınırına yakın bir morgda bulundu. Trafik kazası dense de alnında kurşun izi vardı. Ailenin Otopsi talebi reddedildi. Maktülün Türkiye’de yaşayan kardeşi Mehran (*), ilketv.com.tr’ye konuştu. Mehran, “10 yıldır Türkiye’deyim, burada sıkışıp kaldık, statümüz belli değil. Bizi de gönderecekler diye korkuyorum, ben ölmek istemiyorum” diyor.
Boynunda darp, alnında kurşun izi
Başınız sağ olsun. Olayın ayrıntılarını anlatır mısınız?
Ailem Afganistan’da yaşıyor. Biz sekiz kardeşiz. Öldürülen abim en büyüğümüzdü, 31 yaşındaydı. Afganistan’da makine teknisyeniydi, esnaftı, araba tamiri yapıyordu. Taliban yönetime gelince İran’a geçmek zorunda kaldı. Hem eski devlet yönetimine hem de Taliban’a karşıydı. Solcu düşünceye sahipti. Annem babam dini bütündür. Abim bize ezen ezilen dünyasını anlatırdı. Abime, can güvenliği için ülke dışına çıkmasını söyledik.
İran’da bir fabrikada teknisyen olarak işe başladı. Yanına iki kardeşimi daha aldı. Yılbaşında annem hastalandı. Yanlış hatırlamıyorsam Taliban genel af ilan etmişti. Abim de memlekete dönmeye karar verdi. Ülkeye İran sınırından giriş yaptı.
Ben de o zaman Türkiye’de, Geri Gönderme Merkezi’ndeydim. Abim, ben yakalanmadan bir gün önce telefonla aramış. Ama benim telefonuma el konmuştu. Birkaç gün sonra annem bana ulaşmaya çalışmış. Ulaşamayınca inşaat işçisi Afganistanlı arkadaşıma beni sormuş. “Mehran’la görüşün mutlaka, abisi kayıp” demiş. Avukat üzerinden bu bilgi bana iletildi. Telefonumu da getirdi sağ olsun. Hemen annemi aradım. Annemin anlattığına göre; abim sınırı geçmeden önce “Akşam saat 9 gibi evde olurum” demiş. Aradan 15 gün geçti ama bir türlü bilgi alamadık. Bir hafta sonra annem beni aradı, “Abini şehit etmişler” dedi. Türkmenistan sınırına yakın bir şehirde, morgda bulunmuş. Taliban’dan bir heyet gelmiş. Üstü kapalı tehdit etmişler, “Bu işi fazla kurcalamayın” demişler.
Kim söyledi bunu size?
Akrabalarımdan biri söyledi. Ama adını veremem, hepimiz korkuyoruz. “Araba kazasından öldü” demişler. Ama alnında kurşun izi var. Akrabalarım bana fotoğrafını da gönderdi, abimin alnında bir çukur var. Ensesinde de darp izleri varmış. Ailemin otopsi talebini reddettiler. “Cenazenizi aldınız işte, haydi” demişler. Abimin iki telefonu vardı, biri kaybedilmiş. Pasaportu da kaybedilmiş. Herkes olayın ne olduğunu biliyor, görüyor ama korkudan soru dahi soramıyor. Şikâyet etsen kime edeceksin? Yine o adamlara (Taliban’a) gideceksin!
Büyük ihtimalle yaşadığımız şehre ulaşmıştı, orda öldürdüler. Cesedi de götürüp Türkmenistan sınırına bıraktılar.
Tahminen mi söylüyorsunuz bunu?
Evet, tahminen söylüyorum. Çünkü abim esnaftı, şehirde herkes tanırdı, muhalif görüşlerini de açık açık söylerdi. Bir sevdiği vardı, kendine ev yaptırıyordu, evlenemeden öldü.
‘Ailem şimdi bana yalvarıyor: Sakın Gelme’
Sizin Afganistan’a dönme durumunuz var mı?
Ölmek istemiyorum! Aynı şey benim de başıma gelir. Ailem telefonda bana yalvarıyor, “Sakın buraya gelme, artık ölü görmek istemiyoruz” diyorlar.
Göç İdaresi bize sürekli “Ülkenize gidin” diyor, baskı yapıyor. Ama giden arkadaşlarımız var, 6 aydır ulaşamıyoruz. Kimse ulaşamıyor. Aileleri de ulaşamıyor. İletişim numaraları da kapalı görünüyor. İran’a ya da Pakistan’a çıksalar, mutlaka ararlardı. Size şöyle bir şey anlatayım; İran sınırına yakın bir yerde baraj çalışması yapılıyor. İçinden insan cesetleri çıkıyor. Pencşir vilayetinde direniş olduğu için oradakiler öldürülmüştü. Bu cesetlerin oraya atıldığı söyleniyor. Taliban’dan sonra kayıp olayları çoğaldı. Genel af geldi, dönenler oldu ama kayıplar da artmaya başladı.
Mesela bugün Afganistan’da kız çocukları okula gidemiyor. Üç beş kız bir araya gelse, evleri akşam basılıyor. Okullar tamamen dini eğitime dayalı. Ailelerin çoğu kızlarını okula göndermek istemiyor. Merdiven altı bodrum katlarda çocuklara eğitim vermeye çalışan öğretmenler var. Ama bu şekilde eğitim büyük bir tehlike. Üniversiteler kapandı, binlerce genç boşlukta. Bu ülkeye nasıl döneyim? İnsan hayatı yaprak gibi, kaybolsan soran yok, duyan yok, takip eden yok.
Sizin bildiğiniz, doğrudan tanıdığınız kaç kişi kayıp?
Benim bildiğim 7 kişi kayıp, onlara ulaşamıyoruz.
’72 kilodan 52 kiloya düştüm’
Buradaki durumunuz nedir?
Ben 10 yıldır Türkiye’deyim, kimliksiz yaşıyorum. Çalmadığım kapı kalmadı. Pasaportum da var. Statümüz belli değil. Geçici koruma kimlik kartı da yok. Sadece bir imzalı kâğıt var. Soruyorsun, hiçbir açıklama yok. Can güvenliğimiz sıfır.
Tam 13 ay kamplarda kaldım. İstanbul’dan en doğuya sonra İç Anadolu’da bir şehre gönderdiler. Geri Gönderme Merkezinde felç geçiren çocuklar gördüm. Ölenler oldu. Kimsenin haberi olmadı. Dışarısıyla temas yok. Orada uçurtma yapmaya bile izin yok, “Yemek vermeyiz, sınıra atarız” diyorlar. Bir yıldır bu şehirdeyim. Parmak izi verdim. Karda, kışta kalacak yerimiz yok. Çalışma iznimiz yok. Ev tutamazsın, iş bulamazsın. Parklarda bile yaşadığım oldu. Şimdi çalıştığım inşaatta kalıyorum. Ayda 10-12 gün çalışabiliyorum.
Bronşit hastalığım var, hastaneye gidemiyorum. “Yasal kaydın olmadığı için sana bakamıyoruz” diyorlar. Özel hastaneler üç kat fazla para istiyor. Geçenlerde antibiyotik ilaç ve ağrı kesici aldım, 900 lira fatura ödedim. Kampa girdiğimde 72 kiloydum, şu an 52 kiloyum. Yeterli besin alamıyorum. Afganistanlı 4 arkadaşız. Her birimiz bir inşaatta kalıyor. Hepimiz aynı durumdayız.
Türkiye’ye geldiğimde yaşım 15’ti, şimdi 25 oldu. Eğitim hayatım olmadı, gençliğim olmadı. Biz daha ne kadar sömürüleceğiz, durumumuz ne olacak, kimse bir şey söylemiyor. Göç İdaresinden sonuç alamayınca aracılara gidiyorsun. Hep dolandırıldım. Rüşvetçiler var. Cebindeki üç kuruşu da çarpıyorlar.
‘Çalışırken ölsek, kimsenin haberi olmaz’
Çalışma koşullarınız nasıl?
Hep inşaatlarda çalıştım. Hiçbir güvencem yok. İskele kuruyoruz, en tehlikeli iş. Ama ne yaparsın? Mesela Afganistanlı 21 yaşında bir arkadaşım var, inşaat temelinde çalışıyor. Temel çukurunda kalsa, üstüne toprak yığılsa, beton dökülse kimsenin haberi olmaz. Baret yok, eldiven yok. Kime şikâyet edeceksin? İşçi sağlığı, işyeri denetimine gelseler bizi sınır dışı edecekler. Tam bir çaresizlik yaşıyoruz. Karamsarlığa kapılıyorum çoğu zaman. Buradaki mülteciler hep aynı durumda. Bunalıma girenler gece telefonla beni arıyor. Böyle giderse çok daha acı haberleri duyarız.
Öncelikli talebiniz nedir?
Türkiye’de insanların çoğu yoksul, onları da anlıyoruz. Ama bunun acısını bizden çıkarmasınlar. Avrupa kapılarını göçmenlere açsınlar. Burada çalışacaksak, kaydımız olsun. Statümüz belli olsun. Hastaneye gidebilelim.
*Mülteci işçinin can güvenliği için mahlas isim kullanıldı, şehir isimleri verilmedi.
https://ilketv.com.tr/taliban-geri-donen-afganistanli-gocmeni-alnindan-vurmus/